Yetişkin bir bireyin yaşamının sürekliliğini sağlayabilmesi, özgür olabilmesi için çalışması gerekir. Herhangi bir işte çalışmak kişinin işe yarar hissetmesini, değerli hissetmesini sağlamakla birlikte aidiyet duygusunu besler. Toplumsal açıdan baktığımızda ise toplum, başarılı ve mutlu insanlara değer verir. Böyle olmayan herkesin değerini görmezden gelir. Toplum içinde işsiz olmak yararsız olmakla, yararsız olmak da anlamsız bir hayat sürmekle eşleşir.
Çalışmak, kişinin para kazanmasını ve sosyalleşmesini sağlar. Kişiye güç ve statü verir. Yaşamak için bir amacın ve anlamın olduğu anlamına gelir. İşsiz kalmak ise bütün bunların yitimi demektir.
İnsanların işsizlik nedeniyle sosyal yaşantılarında da meydana gelen değişikliklerden belki de en önemlisi, aile içinde meydana gelen değişimlerdir. Aile, sosyal ve bireysel oluşumun aracı olduğu için işsizlik gerçekte işsiz olanlardan daha fazla kişinin etkilenmesine neden olur. Özellikle, ataerkil aile yapısına sahip toplumlarda, işsizlik nedeniyle aile içi rollerin parçalanmaya başlaması, başta aile reisi olmak üzere tüm hane halkı üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir.
Kişinin işsizliğe dair kendini nasıl algıladığı önemlidir. İş bulamadığı için kendine kızma, çevreye karşı işsiz olmanın verdiği utanç, öfke ve çaresizlik hissedebilmekte…
İstatistiklere göre, ülkemizde 2019 yılında 15 yaş ve daha yukarı yaştaki nüfus için işsizlik oranı erkeklerde yüzde 12,4 iken kadınlarda yüzde 16,5’dir. Toplumun kadına yüklediği anlam, geleneksel değer yargıları ve sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi de kadın istihdamını belirleyen önemli faktörlerdendir. Düşük eğitim, toplumsal cinsiyet anlayışı bağlamında ataerkil zihniyet, gelenek ve görenekler de kadınların istihdam düzeyini bir o kadar olumsuz etkilemektedir.
Kadınlar, özel sektörde, işgücü piyasasına girerken, ayrımcı işe alma uygulamaları ile karşılaşmaktadır. Erkeklerin
ücretlerinin yarısı ile dörtte üçü arasında ücret almaktadırlar. Kadın emeği, uzun dönemli güvenceden yoksun,
vazgeçilmesi kolay, piyasa dışına atılma olasılığı yüksek olan emektir. Hatta, işlerin toplumsal cinsiyete göre
paylaşıldığı işgücü piyasasına girerken, kendi istedikleri işlerde veya mesleklerde değil önceden kadın mesleği olarak belirlenmiş işler arasından seçim yapmak durumunda kalmaktadırlar. Ayrıca ek olarak; işyerinde görev ve
sorumlulukların dağıtılmasında mesleki eğitim ve yükselme fırsatlarını kullanabilmede, otorite, denetim ve kontrole tabi oluşta, çalışma biçim ve koşullarının saptanmasında ayrımcılıkla karşılaşabilmektedirler. Kadınların benzeri sebeplerden dolayı ekonomik bir zorunluluk olmadıkça veya üniversite eğitimi almadıkça işgücü piyasasına girmekte tereddüt ettikleri görülmektedir.
Türkiye’de 2014 yılına kadar yasalarda yapılan değişiklikler, özellikle cinsiyet ayrımcılığını giderici ve kadını toplumsal hayatta daha aktif bir konuma getirici niteliktedir. Bu değişikliklere rağmen kadınlarda işsizlik erkeklere oranla daha fazladır.
Benzer Yazılar
Yazara Soru Sor
Yeniler
İşten değil aramaktan yorulanlar!
Tehlikelidir değişmek kelimesi kişinin var olan statüsünün hiç hazır olmadığı bir anda onu ensesinden yakalaması. Gerçi kaç insan hazırdır ki bilinmez bir yolda fenersiz yürümeye… Bu yüzden zordur değişim vücudun hiçte hazır olmadığı bir süreçtir bu evre, kişinin daha önce hiç deneyimlemediği bir engel ile…
İşsizlik
Yetişkin bir bireyin yaşamının sürekliliğini sağlayabilmesi, özgür olabilmesi için çalışması gerekir. Herhangi bir işte çalışmak kişinin işe yarar hissetmesini, değerli hissetmesini sağlamakla birlikte aidiyet duygusunu besler. Toplumsal açıdan baktığımızda ise toplum, başarılı ve mutlu insanlara değer verir. Böyle olmayan herkesin değerini görmezden gelir. Toplum içinde…