Merhaba değerli okuyucularımız!
Dergimizin ilk sayısını sizlerle buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz. Bu sayımızda kadına
yönelik şiddet konusunu ele almak istedik. Üzülerek ifade ediyorum ki, ülkemizde ve dünyada
kadına karşı uygulanan şiddetin gündemde olmadığı bir zaman dilimi neredeyse yok.
Dünyada ortalama üç kadından biri her gün şiddete maruz kalıyor. Şiddetin boyutları sözel,
psikolojik, ekonomik, cinsel ve fiziksel şiddete hatta cinayete kadar uzanıyor.
Toplum içinde medyaya yansıyan cinsel şiddet olayları ve cinayetler gündeme geliyor, diğer şiddet boyutları arka planda yaşanmaya ve maalesef örtülü şekilde kalmaya devam ediyor.
Resmi rakamlara göre sadece Türkiye’de 2011 Ocaktan günümüze kadar 2642 kadın
cinayeti işlendi… Birleşmiş Milletlerin yayınladığı rapora göre 2017 yılında dünyada 87,000
kadın cinayeti işlendi. Bu cinayetlerin %58’i kurbanların tanıdıkları tarafından işlendi. Yani
2017 yılında her gün 137 kadın bir tanıdığı tarafından öldürüldü.
Son dönemde giderek artan kadın cinayetleri nedeniyle tekrar gündeme gelen ‘‘İstanbul
Sözleşmesi’’ nedir hatırlamamızda fayda var. 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya
açılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele
Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi (kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi), 1 Ağustos 2014
tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetten arınmış bir Avrupa
yaratmak için yapılan İstanbul Sözleşmesi’nin 4 temel ilkesi var. Bu ilkeler; kadına yönelik her
türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi , şiddet mağdurlarının korunması, suçların
kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında
bütüncül eş güdümlü ve etkili bir işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesidir.
Özel olarak kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesi olma niteliğini taşıyan İstanbul Sözleşmesi bugüne kadar Türkiye dahil Avrupa Konseyi üyesi 20 ülke tarafından onaylanmıştır. Türkiye, Sözleşme’yi imzaya açıldığı 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalamış, 14 Mart 2012 tarihinde ise onaylamıştır.
Peki, bu sözleşme günümüze kadar amacına ulaştı mı? Maalesef hayır. Nedenlerini
tartışmadan önce Avrupa’dan ve ülkemizden bazı rakamsal verilere bakalım..
Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) 2017’den derleyerek hazırladığı son rapora göre, Fransa
en fazla kadın cinayetinin işlendiği ülke. Fransa’da bir yılda 601 kadın öldürülürken aynı
dönemde Almanya’da 380, İngiltere’de 227, İspanya’da 113 kadın, erkek cinayetiyle
katledildi. İtalya’da ise 2018’de 142 kadın öldürülürken 119’u “aile içi kavga” bahanesiyle
yaşandı. AB ülkelerinde evli oldukları erkekler tarafından öldürülen kadınların sayısı Almanya
ve Fransa’da en yüksek oranda görüldü. Rapora göre, Almanya’da 189, Fransa’da 123,
Romanya’da 84, İngiltere’de 70 ve İtalya’da 65, İngiltere’de 55 kadın öldürüldü. İngiltere’de
şiddet gören kadınların 2018-2019 döneminde yaptığı ihbar sayısı 1 milyon 600 bini
bulurken, ülkede 16-59 yaşlarındaki her üç kadından birinin hayatı boyunca en az bir kez aile
içi şiddete maruz kaldığı belirtildi.
AB ülkeleri arasında Slovakya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Çekya, Bulgaristan ve
İngiltere kadına dönük şiddetin önlenmesini amaçlayan İstanbul Sözleşmesi’ni onaylamayan
ülkeler…
Türkiye’de de kadın cinayetlerinde tablo içler acısı olmaya devam ediyor. Ülkemizde 2017
yılında 409, 2018 yılında ise 440 kadın öldürüldü. 2019 yılı başından bu yana da 300’den
fazla kadın erkek cinayetiyle katledildi. Çoğu kadın cinayeti tanıdık veya bir aile üyesi
tarafından işlendi. Bu cinayetler maalesef herkesin gözünün önünde güpegündüz yaşandı.
Kadın cinayeti kurbanları çoğu zaman daha önce suç duyurusunda bulunmuş, yardım talep
etmiş kadınlardan oluşuyor.
Görünen tabloda şiddete uğrayan veya bundan şüphelenen kadınların şikayetlerinin ciddiye
alınmaması, gerekli koruyucu önlemlerin alınmaması, cezaların yeterince caydırıcı olmaması
ve polisin olaylara etkili müdahale edememesi adeta katillerin işini kolaylaştırıyor.
Umarız önümüzdeki yıllarda hem Türkiye’de hem de dünya genelinde gerekli cezai
yaptırımlar ve toplumsal-aile politikaları uygulanarak kadına yönelik şiddet azalarak biter.
Kadınlar olmadan yaşamın mümkün olmadığının anlaşılması ve kadınların toplumda hak
ettikleri değeri görmesi dileğiyle…
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın!
Related posts
Yazara Soru Sor
Yeniler
İşten değil aramaktan yorulanlar!
Tehlikelidir değişmek kelimesi kişinin var olan statüsünün hiç hazır olmadığı bir anda onu ensesinden yakalaması. Gerçi kaç insan hazırdır ki bilinmez bir yolda fenersiz yürümeye… Bu yüzden zordur değişim vücudun hiçte hazır olmadığı bir süreçtir bu evre, kişinin daha önce hiç deneyimlemediği bir engel ile…
İşsizlik
Yetişkin bir bireyin yaşamının sürekliliğini sağlayabilmesi, özgür olabilmesi için çalışması gerekir. Herhangi bir işte çalışmak kişinin işe yarar hissetmesini, değerli hissetmesini sağlamakla birlikte aidiyet duygusunu besler. Toplumsal açıdan baktığımızda ise toplum, başarılı ve mutlu insanlara değer verir. Böyle olmayan herkesin değerini görmezden gelir. Toplum içinde…