Bu insanları ne yapsanız tam olarak memnun edemezsiniz…
Hava sıcaksa; soğuk olsun isterler. Soğuk olur, üşürler.
Yani bir kere de “şükürler olsun bu günümüze” demezler. Oysa ki maneviyatı olanlar,
Allah ile irtibatı olan insanlar, bütün olumsuzluklara rağmen, yine de güzelliği
görürler ve hamd ederler. Şikâyet eden insanlar, hayattan lezzet alamazlar.
Ruhen ve bedenen çökerek, erken yaşlanırlar. Bazılarında bu şikâyet etme hastalığı
öyle bir hâl alır ki, âdeta kronikleşir.
Muhakkak ama muhakkak!
Erken yaşlanmak istemiyorsak eğer; elimizde bir düğme bulunduralım lütfen.
Şikâyet modu geldiği vakit, basalım düğmeye. Olumsuz düşünceyi, olumluya
çevirelim. Enerjinizin değiştiğini hemen fark edeceksiniz inşallah. Yüzünüzdeki o
gerginliğin yerini tebessüm alacak.
Şimdi gelelim şikâyet etmeyi sevenler listesine
Aile /eşler arası
Efendim akşam eşiniz eve geldiği vakit, sizden ne bekler?
Elbette güler yüz ve hal, hatır sorma bekler. Öyle değil mi?
Fakat bazıları daha eve ayak basar basmaz, eşlerine gelen faturaları gösterir. Veya
günün olumsuz geçen taraflarını yüzüne pat pat söyler.
Ufacık şeyleri dert ederek, hem kendini hem de eşini huzursuz eder.Ve bu çok ileri
boyutta olursa, eşler evdeki stresi yaşamamak için, evden bile uzaklaşmalarına
sebep olabilir. Sevgiyi ve muhabbeti zedeleyen en büyük etkenlerden birisidir, sürekli
şikâyet ederek, bir şeyi beğenmemek.
Köyde yaşlı bir teyzeye, yıllarca nasıl böyle güzel bir evliliği yürüttüğünü sorduk;
Yüzünde ki o huzurun ve güzelliğin sırrını neye borçluydu acaba? Merak etmiştik.
Şöyle dedi:
“Kızım, eşim eve geldiğinde kapıda karşılardım. Üzgün olduğum günlerde bile ona
bunu yansıtmazdım. Hasta olur, üzülür diye korkardım. Kusuru görmezden gelir,
hemen şikayet ederek yüzüne vurmazdım” dedi.
İşte; teyzemizin muhabbet dolu yuvasının sırrı buydu.
Şikâyet etmemek, ufak tefek kusurları görmemek, büyük bir erdemliktir.
Dinimizde de aile müessesi çok önemlidir.
Dinimiz aileyi korumayı hedefler. Emir ve ilkeler belirler.
Evimiz bizim haremimizdir. Orada ki her problem ve konular, hemen dışarıya
yansıtılmamalıdır.
Örneğin bazıları eşinin maddi sıkıntısını ve zaaflarını ulu orta anlatır. Ev içerisinde
yaşadığı her problemi şikâyet eder. Bundan sıkılan olacağı gibi, sevinçte duyabilen
insanlar olabilme riski vardır. Toplumda kim dost, kim düşman belli değildir.
Sizin problemleriniz belki birilerine malzeme olabilir. Sizi zayıf tarafınızdan vurmak
isteyenler olabilir. Ailenizde bir probleminiz varsa, güvenilir sadık bir dostunuza
danışabilirsiniz. Fakat her mecliste bunlar konuşulmamalıdır.
Belki size yardım etmek isteyenler de olacak. Fakat yanlış yönlendirme riski
oluşabilir. Size iyi niyetli insanlar dahi olsa yanlış tavsiye ve uygulama söyleme
riskleri vardır.
Dolayısıyla evdeki problemleri herkese şikâyet etmemeye özen göstermeliyiz.
Ya güvenilir bir dostumuza ya da bir danışmana gitmek, çok daha sağlıklı olacaktır.
Bu şekilde aile müessesemizi korumuş oluruz.
Sosyal medya da şikâyet etmeyi sevenler;
Sosyal medya, şu anda en aktif platformlardan birisi. Kimileri ilmi açıdan kendilerini
geliştirmek adına kullanıyor, kimisi de şikâyet ve tenkid amaçlı kullanıyor. Özellikle de
bazılarının Facebook duvarı, âdeta ağlama duvarı gibi. Girdiğiniz anda negatif
bulutlar üzerinize gelir. Acaba şimdi neler yağacak üstümüze diye beklersiniz. Bu
insanların elinden ve dilinden emin olamazsınız. Her an ve her yerde, pat diye
içindeki öfkeyi ve şikâyeti, iki özlü söz süsleyerek yapıştırır duvarına.
Beşerî münasebetler de bu gibi karakter özelliği insanlar arası muhabbet ve sağlıklı
iletişime gölge düşürmektedir.
Hep birilerini şikâyet ederler. Dostlarıyla yaşadıkları tartışmaları, nankörlük yapan
akrabalarını, sosyal medyada paylaşım yaparak uyarırlar.
Kızgın oldukları kişiyle bunu yüz yüze halletmek yerine, durum güncellemesine veya
duvarına imâ edici sözler paylaşırlar.
“Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok” hesabı. Kastettiği o kimse belki görmez,
okumaz ama başka biri bu sefer üzerine alınabilir. Dolasıyla hem kendimizi huzursuz
ederiz hem de herkesi zan altında bırakırız. Herkes kendine “acaba kastettiği ben
miyim? Bana mı bu sözü vuruyor?” diyerek şüpheye düşebilir.
Şikâyet odaklı paylaşımlar yerine, ilmi açıdan insanlara yararlı paylaşımlar yapmak
çok daha güzel olacaktır.
Hayattan lezzet almak istiyorsak eğer; şikâyet etmeyi bir kenara bırakmalıyız.
Değerli dostlar;
Şikâyeti azaltarak, şükrümüzü çoğaltalım.
Olumsuzlukların içerisinde dahi, güzellikleri görerek halimize şükredelim.
Allah’a teslimiyet ve tevekkülümüzü geliştirelim.
Kudreti sonsuz olan yaratıcı ile fıtratımızın kodlarını vahiyden alalım. Zira insanı
insana tanıtan zayıf ve güçlü yönlerini gösteren, en güçlü kaynak Kuran’dır. Fıtratıyla
uyumu ve ahengi yakalayan insan, mutlu ve huzurludur.
Huzur arttıkça da şikayetler azalır.
Related posts
Yazara Soru Sor
Yeniler
İşten değil aramaktan yorulanlar!
Tehlikelidir değişmek kelimesi kişinin var olan statüsünün hiç hazır olmadığı bir anda onu ensesinden yakalaması. Gerçi kaç insan hazırdır ki bilinmez bir yolda fenersiz yürümeye… Bu yüzden zordur değişim vücudun hiçte hazır olmadığı bir süreçtir bu evre, kişinin daha önce hiç deneyimlemediği bir engel ile…
İşsizlik
Yetişkin bir bireyin yaşamının sürekliliğini sağlayabilmesi, özgür olabilmesi için çalışması gerekir. Herhangi bir işte çalışmak kişinin işe yarar hissetmesini, değerli hissetmesini sağlamakla birlikte aidiyet duygusunu besler. Toplumsal açıdan baktığımızda ise toplum, başarılı ve mutlu insanlara değer verir. Böyle olmayan herkesin değerini görmezden gelir. Toplum içinde…